Mimarlık Ofisi – Galeri / Başka Mimarlık / Aykut Altunkara

DSC_9196-kapak

Tanrının bir parçasıdır insan; yaratmaya özenir, önce taklitleri sonra deformasyonları öğrenir. Gerçekleri deforme ettikçe de özgünleşir.

Kimimiz bir yemek tabağını süslerken, kimimiz yüzümüze makyaj yaparken, kimimiz de üstümüze kıyafet alırken aslında resim yapıyoruz.

‘Ben resimlerimden ‘ilham sonucundan çok duygu ifadesidir’ diye bahsetmeyi seçerim.’

‘Resimde hız yoktur, genel bir ruh durumu vardır. Bazen bir resim yıllarca sürebilir. Uzayan her resim imgelerle mayalanır, yaşanmışlıklarla olgunlaşır ve tatlanır.’

İç Mimar – Ressam Aykut Altunkara

Mimar Başak Ölmez Altunkara ve İç mimar Aykut Altunkara’nın Kükürtlü Caddesi üzerindeki mimarlık ofisindeyiz. Burada tasarım gücünün yanısıra Aykut Altunkara’nın kaleminden ve yüreğinden tuvale yansımış eşsiz resimler de yer alıyor. Burası aynı zamanda Aykut Altunkara’nın resimlerinin yer aldığı bir resim galerisi. İç mimari ve resim sanatının birbirini nasıl beslediğini ve Altunkara ailesinin özel yaşamlarında olduğu kadar iş ve sanat hayatlarında da birbirlerine nasıl kenetlendiklerini Aykut Altunkara ile yaptığımız sanatsal röportajımızda gözler önüne seriyoruz.
1-Öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Çok şanslı biriyim; muhteşem bir ailem, güzel bir hayatım var. Aynı evi ve aynı işi paylaştığım güzel bir karım, dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneden 2 yaşında bir oğlum var. (ikincisi yolda) Beni anlayan dostlarım ve benim anladığım bir çevrem var. Hobilerim ile işlerim aynı, eğlenerek çalışanlardanım.

2-Seni resim yapmaya yönlendiren ilk duyguyu nasıl farkettin?

Resim yapmak; konuşmak, gülmek , ağlamak gibi içindekileri dışa yansıtma şeklidir. Sanırım takdir edilme iç güdüsü ile ilkokulda kendimi ispatlama adına başladığım bir eylemdi. Zamanla kalemi hakimiyet altına aldığımı farkedince renkler dünyasına giriş yapmış oldum.

3-Üretimlerinde nelerden ilham alıyorsun?

İnsan değiştikçe, geliştikçe yani yaşadıkça felsefi görüşleri de değişir. Duyguların değişmesi ile birlikte ifade şekli de gelişir. Bu yüzden dün ilham aldığım şeyler bugün değişebiliyor. Zaten yaşamı monotonlaşan bir sanatçının, kendini tekrarından kurtaramamasının sebebi budur. Defekte figür ifadelerimin alt yapısı kusursuzluğun mümkün olmadığını kabullenmemdendir. İlham kelimesi doğaüstü bir beklentidir aslında, birşeylerin sizin elinizi kullanarak bir şeyler aktarmasıdır. Ben resimlerimden ‘ilham sonucundan çok duygu ifadesidir’ diye bahsetmeyi seçerim.

4-Sanat insanı gerçekten doğada olmayana ortak etmek ister mi?

Gerçeklik tadında yaşananların gerçek dışı kavramlara dönüştürülmesidir aslında sanat, üçüncü göz, üçüncü kulak için yapılan eylemlerdir. Elbetteki bedensellikten çıkıp ruha hitap etmektir. Tanrının bir parçasıdır insan; yaratmaya özenir, önce taklitleri sonra deformasyonları öğrenir. Gerçekleri deforme ettikçe de özgünleşir. Yani sanat insanın yaratma içgüdüsüdür.

5-Gündelik hayatın içerisinde bile resim zihinde devam edebiliyor. Bu anlamda bir iç mimar olarak bu durumdan besleniyor musun ya da tam tersi mi oluyor?

Aslında resim sanat kavramının ta kendisidir. Biçim verme tüm sanatların ortak kaygısıdır, değişen sadece boyut ve malzemedir. Mimarlık, heykeltraşlık resim yapmanın diğer bir şeklidir. Her gün, her yerde resim yapıyoruz. Kimimiz bir yemek tabağını süslerken, kimimiz yüzümüze makyaj yaparken, kimimiz de üstümüze kıyafet alırken aslında resim yapıyoruz. Gündelik hayatın içerisinde bu kadar var olan bir sanatın, insan yaşam alanları tasarlanırken olmaması mümkün değil.

6-İç mimar olarak teknolojiyle yakından ilgileniyorsun. Sanatın teknolojiyle yakın flörtü hakkında ne düşünüyorsun? Üretimlerinde teknoloji nerede duruyor?

Teknoloji; insanın aletleri bedeninin bir uzantısı olarak kullanmasından başlar. Sanat; insanın kendini ifade etme biçimidir. Bu durumda kendimi daha iyi ifade edebilmek için teknolojinin ulaşabildiğim kadarını mesleğimde kullanıyorum ancak resim yaparken beynim sadece kaleme ve renklere hükmedebiliyor.

7-Resmetmek apayrı bir yetenek. Bu anlamda her kavramın hızına yetişilebiliyor mu?

Resim şiir gibidir. Her şeyi yazmanız gerekmez, uygun iki kelimenin birleşimi size bir romanın anlattıklarını anlatır. Her kavramı resmetmek zorunda değilsiniz. Sabah baktığınız resim akşam size farklı şeyler anlatır. Resimde hız yoktur, genel bir ruh durumu vardır. Bazen bir resim yıllarca sürebilir. Uzayan her resim imgelerle mayalanır, yaşanmışlıklarla olgunlaşır ve tatlanır.

8-Kullandığın renklerin bir anlamı var mı yoksa bütünlük algısı mı seni bu renkleri kullanmaya itiyor?

Kullanılan renklerden çok benim için fon önemlidir, genellikle resimlerimde koyu fonu hatta siyah fonu tercih ederim. Siyah gücü, soyluluğu, ağırbaşlılığı, hırsı ve tutkuyu ifade eder. Konsantrasyonu arttırır. Vurgularınızı destekler ve ışığı görmenizi sağlar. Bana göre siyah topraktır, attığınız her renk tohumdur. Ne görmek isterseniz onu ekersiniz.

9-Resim yapmak bilindiği üzere pahalı bir sanat mıdır?

Özendirilmiş satış ve pazarlama imgelerinin dışında kalındığı sürece resim yapmak çok ucuz bir sanattır. Ancak günümüzde güzel resim yapmak pahalı boya ve malzemelerin kullanımı ile doğru orantılı olduğu zannedilen yanlış bir inanış var.

14-Sence iyi bir ressam olmanın altın kuralları nelerdir?

İyi bir gözlemci, yüksek hayal gücü, araştırmacı ruh ve iyi bir eğitim gerekir. Sanat analizi ve sanat felsefesini bilmek gerekir. Resmedilen her nesne ve canlı için bilgi sahibi olmak gerekir. Kısacası olmak gerekir ama olduğunun farkında olmamak gerekir.

10-Bir ressamın ulaşmak istediği nokta tablolarının değerinin bilinmesidir. Ürettiklerini başkalarıyla paylaşmanın duygusu da farklı olsa gerek. Bunca emek sonunda elbette mali anlamda karşılığını bulmak ta çok önemli. Bu aşamada tıkanmalar oluyor mu?

Sanata ticari bakmak onu sunileştirmektir. Bir meslek olarak icra edilen her sanatta tekrarlar ve tıkanmalar kaçınılmazdır. Bana göre bir sanatçı yüksek egolara sahip olmalı ve her takdir onu o manada mutlu etmeli. Egosu tatmin edilen sanatçının üretimi de kuşkusuz daha değerli ve kaliteli olacaktır. Bu da mutlaka beraberinde maddi bir karşılık bulacaktır.

11-Bursa’da sergi açabilmek için elbette uygun mekanlar var. Ancak ülkemizde sanat her daim dillerde ve gönüllerde kalıyor. Resimle daha da yakınlaşmanın bir yolu var mıdır? Bu sınır nasıl aşılabilir?

Zor zamanlar geçirmiş ve yeniden hayata tutunma çabasında olan bir milletin gaz, şeker, ekmek kuyruğu beklerken yaşam kaygısı içinde tiyatroya kayıtsız kalmış olması henüz değişmemiş olan bir nesildeki defektleri oluşturmaktadır maalesef. Ancak gelişen bir toplum olarak sanata artan ilgi de asla yadsınamaz. Bugün sanatçılarımızın dünyaya açılması bile zorlu sürecin aslında ne kadar hızlı aşılmış olduğunun bir göstergesidir. Bu da sanatın ve sanatçının geleceğinin daha iç açıcı olacağının kanıtıdır.

12-Bu muhteşem resimleri bir galeride sergilemek ve sanatseverlerle buluşturmak gerek diye düşünüyorum. Yakın zamanda bir sergi açma düşüncen var mı?

Sergi açma hayalim hep oldu. Ancak bunu gerçekleştirmek için ayrıca bir çabam hiç olmadı. Sevgili eşim Başak Hanım’ın çalışmalarımın lansmanında büyük emekleri vardır. Hatta yeni tanıştığımız dönemlerde meslektaş olmakla birlikte yaptığı mekanlarda benim çalışmalarımı kullanması bana fazlaca özgüven ve üretimlerim ile ilgili değer bilinci aşılamıştır. Evlendikten ve beraber çalışmaya başladıktan sonra resime daha fazla ilgi ve emek vermem için büyük destek vermiştir. Bununla birlikte mesleğim ve sanatımın paralel gidişi aslında resimlerimin ulaştırmak istediğim kesime ulaşmasını sağladı. Şimdiye kadar çalışmalarımı hep sevdiklerim ile paylaştım, yaptığımız mekanlar için özel çalışmalar hazırladım. Sonuçta tasarımın bir bütün olduğuna inanan dost müşterilerimiz oldu ve onların mekanlarında bizden parçalar oldu. Bu doğrultuda mekanlarında sanat hissiyle resimlerime yer vermek isteyenler için Kükürtlü Caddesi üzerinde bulunan mimarlık ofisimizde ve resim galerimizde sanata değer veren herkesle buluşmaya açığım.

MİMARİ STİL 6.974 okuma